Tahtakale Hamamı Çarşısı

HAMAMDAN ÇARŞI'YA

           

Tahtakale hamamı çarşısı tarihi yarımada da yer almaktadır. Konumu ile işlek bir noktada ve tarihi öneminin çok önemli olmasına rağmen gereken özeni ve saygıyı görmemektedir.                                                      

  •   Tahtakale adı nereden geliyor ?

Surlara paralel bir cadde, bütün Haliç boyunca devam ederdi. Şimdi Tahtakale dediğimiz yerde, Venediklilerin mahallesi vardı veasıj Şehirden bir iç duvarla ayrılmıştı. Bu duvarın kalıntılarına hâlâ rastlanmaktadır. Surun altında bulunduğu için Türkler buraya kalenin altı mânasına olarak Tahtel-Kafe demişler ve ''Tahtakale adı buradan doğmuştur.İstanbul Ansiklopedisi yapı hakkında; “Yapı, 2. Mehmet Dönemi (1451-1481)’nde inşa edilmiş, İstanbul’un en eski Osmanlı Eserleri arasındadır. Hakkında ilk bilimsel çalışma 1916-17 de H. Glück tarafından yapılmış, o günlerde harabe halindeki yapının kabaca planı çıkarılmıştır.” (İstanbul Ansiklopedisi, 1994)






“Tahtakale Hamamı, İstanbul”un en büyük ve en eski hamamı olmasına rağmen artık “hamam” değil. Hamam birçok badireler atlatmış. Birinci Dünya Savaşı'dan sonra Vakıflar idaresi tarafından satılması, yeni sahibinin uzun süre hamamı nasıl işleteceğine karar verememesi bunda etkili olmuş. 1980″li yıllarda soğuk hava deposu olarak işlev görmüş. Tarihi hamam, Eminönü ve İstanbul”un buz ihtiyacını karşılarken, peynir stoklamak için de kullanılmış.' (İstanbul Ansiklopedisi, 1994)

İstanbul’un en eski yapıları arasında yer alan ve şehirdeki en büyük çifte hamamlar arasında yer alan Tahtakale , geçmişte değil ama bugün han işlevi ile kullanılıyor. 2. Murat tarafından çevredeki esnafın akşamları rahatça yıkanabilmesi, dinlenebilmesi için Mimar Sinan’a yaptırılmış. 1. Dünya Savaşı sonrası satılmış. Duvarları ve kubbeleri, hamamı satın alanlar tarafından tahrip edilmiş, erkekler soğukluğu betonarme bir yapıyla doldurulmuş. 1980’li yıllarda soğuk hava deposu olarak işlev görmüş. Başta Eminönü olmak üzere İstanbul’un birçok semtinin buz ihtiyacını karşılamış. Peynir stoklamak için de kullanılan bir perakendeciler çarşısı halini almış. 1990’larda geçirdiği büyük restorasyonun ardından iş hanı olarak hizmet veriyor.



               
Bu hamam hakkında ilk bilimsel çalışma 1916-1917'de H. Glück tarafından yapılmış ve o sırada harap halde bulunan hamamın plan ve kesitleri kabaca saptamıştır. Fakat I. Dünya Savaşı’ndan sonra Vakıflar İdaresi tarafından satılan hamam, yeni sahiplerince bütün duvarları ve kubbeleri tahrip eden ve bazı hacimlerde, örneğin erkekler soğukluğunda, 4 kat yüksekliğinde betonarme bir inşaatla doldurulmuş ve buz deposu olarak düzenlenmiştir. (İstanbul Ansiklopedisi, 1994)


Mimar Birgül Konuşur, "Tahtakale Hamamı" baş­lıklı yüksek lisans tezinde bu OsmanlI yapısının yine Fatih döneminde Bursa'da inşa edilmiş olan Başçı İbrahim, Çakır Davud Paşa, Haydarhane, İbrahim Paşa (Mahkeme) ve Nasuh Paşa hamamları ve İstanbul'un Fatih Devri hamamlarından Çukur Hamam ve Mahmut Paşa Hamamı'yla plan öğeleri yönünden b en zerlik gösterdiğini görüyoruz. Tahtakale Hamamı ile aynı dönemde inşa edilmiş hamamların incelenmesi restitüsyon aşamasına katkıda bulunmuş. (Kayabal, 1992)


19801i yıllarda peynir deposu olarak kullanılan yapı, bölgedeki ulaşımın giderek güçlenmesi ve depo işlevini zorlaşması üzerine, yine ticari amaçlarla, bir perakendeci çarşısı ya da özel bir turistik çarşı olması amacıyla restore edilmek üzere betonarme eklerinden temizlenmiştir. Temizlik çalışmalarının verileri ve Glück'ün sağladığı ilk rölöveler, İstanbul' un en eski hamamı olarak bilinen Mahmud Paşa Külliyesi'ne dahil Mahmud Paşa Hamamı ile hemen hemen aynı tarihli, fakat ondan daha büyük ve görkemli bu çifte hamamı temel mekânsal özellikleriyle ortaya çıkarmıştır. Kadın ve erkek bölümleri, aynı külhanı kullanan paralel ve kıble yönünde uzanan bağımsız hamamlardır. Erkekler hamamının 17 m açıklığındaki kubbesi Bayezid Camii kubbesinden büyüktür, iyi korunmuş durumda ortaya çıkarılan mukarnaslı tromplarla 2 m kalınlığında duvarlara oturmaktadır.
                                

Mimari Özellikleri:


" Tahtakale Hamamı, Eminönü ilçesine bağlı Rüstem Paşa Mahallesi'nde 127 no'lu parsel, 342 no’lu ada üzerinde yer alıyor. Yapı, Uzun Çarşı caddesiyle Hallaç Abdurrahman Sokağı arasında. Hamamın girişi, Uzun Çarşı caddesinde. Hamam erkekler ve kadınlara ait iki bölümden oluşuyor. Erkekler kısmının üzeri kubbeyle örtülü. Bu kısımdan kapıyla soğukluğa geçiliyor. Soğukluğun solunda iki halvet, sağında hela var. Halvetten sekizgen planlı sıcaklığa geçiliyor. Her iki hamamda soyunmaltk dörtgen planda. Erkekler kısmında ılıklık enine gelişkin bir dikdörtgen, sı­ caklık sekizgen, kadınlar kısmında, ılıklık daha küçük, sıcaklık güneybatıda bir eyvan ve halvetle, ılıklık yönünde bir halvetle çevrili. Merkezi ısıtma sistemi külhan ise, dikdörtgen planda, Uzun kenarı 28 metre ve üç bölüm den oluşuyor. (Konuşur)Kadınlar kısmı kubbesi daha ufak ve geridedir. Soğukluktan iki kubbeli ılıklığa; oradan bir eyvan yoluyla 4 halvetli sıcaklığa geçilmektedir. Halvetlerin ikisi çok büyüktür, kubbeleri de istalaktitli müstevi köşelere basmaktadır. (Ayverdi, 1973)Hamam muntazam kesme taştan yapılmıştır. Camekân kubbesi, 15,35m genişliğindedir. Köşe tromplu olduğu için dıştan sekiz yüzlü bir kasnağa oturtulmuştur. Ilıklık, iki yana kesmelerle oturtulmuş bir kubbe ile örtülmüştür. Sağ ve solda ikişer hücre bulunmaktadır.Hararede dört halvet iki eyvanlı sofa ve ayrıca bir daire üzerine dizilmiş beş sofa vardır. (Haskan, 2005)

Tahtakale Hamamının günümüze kadar geçirdiği süreçler kullanım haritası



Tahtakale Hamamının günümüze kadar geçirdiği süreçler kullanım haritası



Tahtakale Hamamı Çarşısı'nın günümüzde ki bakımsız halinin görsellerini yukarıda görmekteyiz. Bu denli kıymetli günümüze kadar bir çok badire atlatıp ulaşmış İstanbul'un en büyük hamamı oyuncakçıların ellinde çareşiz kalmış durumda...


Tahtakale Hamamı Çarşısı çarşıda ki çalışanların rahatlıkla girip yıkanabileceği bir yer olarak Fatih döneminde Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. İstanbul’un en büyük hamamlarından biridir. Bir kenti örgütlemek işlevlendirmek gibi görevleri üstlenen hamam Birinci Dünya Savaşından sonra Vakıflar Genel Kurulu tarafından satılıp özelleştirildikten sonra kimsesiz kalmış bir türlü hak ettiği değeri görememiştir.Satın alan kişinin bir türlü nasıl kullanacağına karar verememesinden dolayı Tütün fabrikası olarak kullanılmıştır. Daha sonra sosis fabrikası soğuk hava deposu gibi çeşitli zarar verebilecek faaliyetler üstlenmiştir. Çalışanların yapıyı hor kullanması ve zarar vermesi sonucu yapı yıpranmıştır. Çarşı olması amacıyla Doğan Kuban ve ekibi tarafından 1990 yılında restore edilmiştir. Bir türlü kiralanma işlemi başarıyla gerçekleşmemesi sonucu günümüz de oyuncakçılara kiralanmış durumdadır. 



Hamamın bir kısmı ise depo olarak kullanmaktadır. Hamam kullanıcılar tarafından kötü kullanım görmeye günümüzde de devam etmektedir.Hamamın en önemli problemlerinden biri kamusallaştırılamamış halkın da kullanabileceği bir fonksiyonu üstlenememiş olmasıdır. Bu denli önemli bir eserin günümüzde hala değerlendirilmemiş olması içler acısı bir durumu gözler önüne sermektedir.

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

Ana Sayfa